Özdoğan, AA muhabirimize yaptığı açıklamada, dinin, manevi değerlerin bilimle buluştuğu, psikoloji biliminin ise insanın mutluluğu için çalışan bir alan olduğunu belirterek, "Biliyoruz ki dinimizin amacı mutluluk. Bilmeliyiz ki bizi en çok sen Yaradanımızdır. Bizi seven ve koruyan birinin olması bize çok iyi geliyor. Bizi cezalandıran bir Yaradanın inancı da bize ve çevremize zarar veriyor" ifadelerini kullandı.
Hastalarla çalışırken en çok gözlemledikleri durumun hastalığı bir ceza olarak algılamaları olduğunu ifade eden Özdoğan, "Bu algılamanın altında Yaradanımızın cezalandıran, korkutan bir varlık olduğunu düşünme var ama aslında bizi cezalandıran değil, çok seven bir yaratanımız var. Bizim için hastalıklar, zorluklar bir gelişme veya öğrenme unsurudur. Hastalığı veya yaşadığımız çeşitli zorlukları imtihan olarak düşünmek insanların stres düzeyini yükseltir. Bir öğrenme, gelişme, arınma fırsatı olarak görmek zorluklarla başetmek de başarı oranını yükseltiyor" diye konuştu.
Özdoğan, tövbeyi psikolojik yöntemle yaşama çalışmasını cezaevinde yatan mahkumlar üzerinde yaptıklarını kaydederek, "Bir yıl boyunca mahkumlarla yaptığım çalışmada bir insana yaradanın affedeceğini anlatmak, onun bunu fark etmesi o insana ruhsal anlamda çok iyi geliyor. Ben otuz mahkum üzerinde bir yıl boyunca düzenli çalışma yaptım. Çalıştığımız mahkumlar arasında suçlarını tekrar eden yok. Tamamen temizlendiler" dedi.
Mahkumlar üzerinde, yaptığının hatalı olduğunu fark etme çalışmaları da yaptığını anlatan Özdoğan, şunları söyledi:
"Hatalı insanlar, hatalarını fark edince biz tövbe sürecine girmiş oluruz. Mahkumların en büyük sorunu yaptıkları işi bir meslek olarak görmeleriydi. Bu tür kişilerde gerekli destek ve tedavi süreci yaşanıldıktan sonra aslında onların hangi alanlarda yetenekli olduklarını rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Koğuşunda hırsız olarak tanınan bir mahkum çıktıktan sonra benim terzim oldu. Sonuç olarak hem bu tür insanların yeteneğini desteklemek hem de yaradanın onu affettiğini bilmesi insana çok iyi geliyor."
Özdoğan, bir konunun ruhsal ve manevi anlayışla zihinde çözülmesinin insan beynini direkt etkilediğini belirterek, "Her rahatsızlığın bir zihinsel boyutu var. Onu manevi anlamda desteklemek gerekiyor. Biz hastalarımıza şunu ifade ediyoruz ki Allah hiç kimseye kaldıramayacağı yükü yüklemez. Yani bir şeyi yaşıyorsak, onunla baş edebilecek güce sahibiz. 'Hastalıklar hep bizimle, ben çözümü için çaba sarf edeceğim. Bedenimle ilgili doktora, zihnimle ilgili psikoloji doktoruna gideceğim. Ruhumla ilgili de manevi bakım uzmanlarından yardım alacağım' denilmeli. Bu yöntem, şifa sürecinde çok önemli" dedi.