II
Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ), "Psikoloji Gündemi-4 Sempozyumuma ev sahipliği yaptı.
turucu ve teknoloji bağımlılığı alanında önleyici tedbirler alarak, halkımıza ve bilhassa gençlerimize karşı bilinçlendirici çalışmalar yapmak için etkin faaliyetlerimizi yürütmekteyiz" diye konuştu.
Sempozyum'da açıklamada bulunan Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Mücahit Öztürk ise; "Bağımlılık ve Çocuklar, Risk Faktörleri" konusunu ele aldı. Öztürk açıklamasında şunları söyledi: "Alkol ve uyuşturucu maddeler duygu, algılama ve davranışta yaptıkları değişiklikler nedeniyle oldukça sık kullanılmakta ve özellikle gençler arasında rağbet görmektedir.
Eski çağlardan günümüze kadar alkol ve benzeri maddeler keyif verici, uyarıcı, yatıştırıcı veya uyuşturucu olarak kullanılmaktadır. Zaman içerisinde bu keyif verici maddelerin çeşitliliğinde büyük değişiklikler olsa ve ilaç endüstrisinin gelişmesiyle doğal maddelerin yerini sentetik ürünler alsa da, bu madGaziantep ve çevre illerden psikologların, psikolojik danışmanla- delerin kullanım amaçları hemen rın ve rehber öğretmenlerin katıldığı Sempozyum'da "Bağımlılıklar" hiç değişmemiştir, kötüye kullanılmaları ve bağımlılıkları devamlı olatüm detaylarıyla ele alındı.
rak sorun oluşturmuştur. Bireyin kendisini hedef almayan toplumHasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nün organize ettiği sal yasaklar da bu maddelerin kullanımını engellemekte tek başına "Psikoloji Gündemi-4 Sempozyumu"na HKÜ Mütevelli Heyeti Danış- etkili olamamıştır.
Batı ülkeleri ve ABD'de gençler üzerinde yapılmış manı Songül Kalyoncu, HKÜ Rektörü Prof. Dr.
Tamer Yılmaz, Şan- geniş çaplı tarama çalışmalarında alkol ve madde kullanım oranının lıurfa Valisi Eşi Ayşe Küçük, HKÜ Rektör Danışmanı Prof. Dr.
Edibe gerçekten korkunç boyutlarda olduğu ve bu maddelere başlama Sözen, HKÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr.
Zerrin Pelin ve Prof. Dr.
M. yaşının giderek düştüğü gözlenmiştir.
Ülkemiz için kesin bir oran Hanifi Aslan, Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Prof. Dr.
M. söylemek zor olsa da yapılan sınırlı sayıdaki araştırma ve klinik gözİhsan Karaman, akademisyenler, Gaziantep ve çevre illerden psiko- lemlerde alkol ve uyuşturucu madde kullanımı açısından ortaya hiç loğlar, psikolojik danışmanlar ve rehber öğretmenler katıldı.
de iç açıcı bir tablo çıkmamaktadır. Ülkemizde de batı toplumlarında Sempozyum'un açış konuşmasını yapan HKÜ Rektörü Prof.
Dr. olduğu gibi genç nüfus içinde bu oran giderek artmaktadır.
Alkol Tamer Yılmaz, "Katılımcı profilindeki çeşitlilik, yoğun katılımcı sayısı ve uyuşturucu madde kullanımının azaltılması konusunda en büyük ve doyurucu bilimsel içeriği ile "Bağımlılık" Sempozyumuna hepi- görev başta aile ve eğiticilere düşmektedir. Çocukluğundan itibaren niz hoş geldiniz.
HKÜ Psikoloji Bölümü olarak 3 yıl içerisinde çok her an risk taşıyan gençlerimize ancak onlara daha yakın olmakla önemli aktivitelere imza attık. Bugün de burada çok nitelikli bir Sem- yardımcı olabiliriz.
Bu nedenle anlayışlı, sevecen ve arkadaşça kurapozyuma ev sahipliği yapıyoruz. Bir sonraki toplantıda sizlerle tekrar cağımız ilişkinin önemi büyüktür.
Alkol ve uyuşturucu madde bağımgörüşmek üzere saygı ve sevgilerimi sunuyorum" dedi. Iılığına zemin hazırlayan bazı risk faktörleri vardır; bunları genetik ve Sempozyumda bağımlılıkla ilgili konuşma yapan Türkiye Yeşilay çevresel faktörler olarak iki ana başlıkta inceleyebiliriz.
" Cemiyeti Genel Başkanı Prof. Dr.
M. İhsan Karaman, "Kötülüğün ve Sanayinin hızla büyümesinin Gaziantep'te göç ve nüfus artışını bağımlılığın engellenmesinin en önemli koşullarından biri bağımlılık- beraberinde getirdiğini belirten Oya Bahadır Yüksel Rehabilitasyon la ve bağımlılığı teşvik eden güç ve odaklarla bilimsel metotlarla mü- Merkezi Yöneticisi Dr.
Cenk Yancar, "Son yıllarda Gaziantep ilinde cadele etmektir. Bizler, bağımlılık endüstrisinin gerek illegal gerek sanayinin hızlı büyümesi, göç ve nüfus artışı beraberinde ekonolegal olarak her gün değişen ve gelişen farklı yollarla insanımıza ve mik ve sosyal sorunlara yol açmaktadır.
Bu durum aileleri, özellikle gençlerimize ulaştığını ve daha da yoğun biçimde ulaşmayı hedefle- gençleri ve çocukları etkilemekte, artan madde kullanımı ve sokakta diğini biliyoruz. Bunların bildik sloganlar ve metotlarla önlenmesinin yaşayan ve çalışan çocuklar sorununu da beraberinde getirmektegiderek zorlaştığını görüyoruz.
Bu sebeple gerek problemlerin or- dir. Amatem'i olmayan ilimizde Tubim 2013 raporuna göre, yatarak taya çıkış ve yayılma yollarının, gerek bunlarla mücadele biçiminin tedavi gören hastaların ikamet yerleri incelendiğinde Gaziantep ciddi bilimsel çalışmalara tabi tutulması, bu bilimsel verilerin takip S.
sırada, maddeye bağlı direkt ölümlerde Gaziantep 4. sırada yer edilip kamuoyu ve yetkililerle paylaşılması, ulusal ve uluslararası almaktadır.
İlimizde yaklaşık bin çocuk ve ergenin sokaklarda çalıştıbilimsel toplantılarla bağımlılık mücadelesinin yol ve yordamlarının ğı veya yaşadığı tahmin edilmektedir. Belediyemiz sokakta yaşayan irdelenmesi ve uygulama imkanlarının araştırılması yeni dönemin en ve çalışan çocuklarda ve ergenlerde madde kullanımı sorunlarını önemli faaliyetleri arasında olacaktır.
Bu amaçla sigara, alkol, uyuş- çözmeye yönelik olarak Münir Onat Çocuk ve Gençlik Merkezi, Akınal Çocuk-Gençlik ve Aile Merkezi, Oya Bahadır Yüksel Çocuk ve Gençlik Merkezi olmak üzere 3 merkez ile hizmet vermektedir. Bu konu ile ilgili Büyükşehir Belediyesinin çalışmaları 1997 yılına kadar uzanmaktadır.
Sokak çalışmalarında tespit edilen, ailelerin getirdiği veya diğer resmi kurumların gönderdiği çocuklar, öncelikle bir değerlendirmeden geçirilerek uygun görüldükleri merkeze kabul edilir veya ayakta tedavi programına yönlendirilir" şeklinde konuştu.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr Yaşar Özbay ise, "Bağımlılık; kişinin bir şeyleri, birilerini veya belli durumları benliğinin vazgeçilmez bir parçası olarak görme ve onsuz yapamama veya olamama durumudur. Özellikle çocuklar ve gençler açısından büyük bir risk oluşturan bir durum olarak değerlendirmemiz gerekiyor.
Sorun olma niteliği bakımından baktığımızda, okul, toplum ve aile açısından hepsini ilgilendiren önemli bir durum müdahale edilmesi ve önleyici çalışmaların yapılması özellikle gerekli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bağımlılık, son zamanlarda Bonzai ile daha çok gündeme geldi.
Hepimizi yakından ilgilendiren sanal ve teknolojik bağımlılıklar ve çocuklarımızın yani ailelerle yaptığımız iletişim ve görüşmelerin sonucunda çocuklarla ilgili en fazla problem olarak ortaya koydukları konuların başında İnternet, Tv, Cep Telefonu bağımlılığı vb. gibi teknolojik bağımlılıkların da yer aldığını görmekteyiz" açıklamasını yaptı.
Bağımlılık önleme yöntemlerinden bahseden Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.
Dr. Itır Tarı Cömert, "Önleme ve müdahale faaliyetlerinin amacı bağımlılık yapıcı maddelerin kullanılmasının önüne geçmek, toplumda bağımlılığın gelişimini önlemek, bağımlılık yapan maddelerin yarattığı bireysel ve toplumsal sorunları engellemek, toplumda sağlıklı davranışların gelişmesini sağlamaktır.
Üç tür önleme yöntemi vardır. Birincil önleme, ikincil önleme ve üçüncü önlemedir.
Önleme faaliyetleri önemlidir çünkü; bağımlılık, geliştikten sonra tedavisi oldukça güç olan bir hastalıktır. Bu açıdan bağımlılığa müdahale etmekten çok, önleyici faaliyetlerde bulunmak daha kolay bir yoldur" ifadelerini kullandı.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr.
M.
Hakan Türkçapar ise sempozyumda bağımlılıkla ilgili şu açıklamayı yaptı: "Madde bağımlılığı ve alkol kötüye kullanımı; bütün dünyada ve ülkemizde giderek artan boyutlarda karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle Alkol bağımlılığı ve ilgili sorunların varlığı tarihin çok eski dönemlerinde bile tanımlanmıştır. Anadolu, Mezopotamya, Mısır ve diğer Akdeniz bölgelerinde yaşamış ulusların alkol kullandıkları tarihsel kayıtlara geçmiştir.
Tarih boyunca Hipokrat'tan başlayarak pek çok hekim, alkollü içkilerin insan sağlığına zararlı etkilerinden söz etmiştir. Ancak alkol kullanım bozukluklarının ahlaki açıklamalardan sıyrılarak tıbbi bir sorun olarak ele alınması son 150 yıla dayanmaktadır.
1969 yılında Dünya Sağlık Örgütü alkol bağımlılığını "Bir kişi tarafından alkolün, kendi kültüründeki sınırları aşacak ya da kendi sağlığını ve toplumsal ilişkilerini bozacak kadar kullanması" olarak tanımlamıştır. "Bilişsel-Davranışçı Kuram" ise buna ek olarak yatkınlık modelini vurgular.
Yani, bağımlılık bozukluğunun, yaşam döngüsünde stresli veya kritik dönemler gibi risk faktörleri olan veya belli birtakım güçlükleri olan insanlarda geliştiği düşünülür. Başka şekilde söylemek gerekirse; "stress özel bir yatkınlığı ortaya çıkarabilir veya active edebilir".
Bağımlılık yapan bir maddeyi alan birçok insanda, özellikle başka biri ile beraber alındığında, bir iyi olma duygusu, veya bir memnuniyet duygusu gözlenir. Diğerleri bu özel maddenin ağrıyı, anksiyeteyi, halsizliği ve kötü hissetmeyi azalttığını öğrenebilirler.
Bunun sonucu olarak, madde kullanımının güçlü primer ve sekonder güçlendirici özellikleri vardır." Sempozyum katılım belgelerinin verilmesiyle sona erdi.
(İHA)