Başbakan Tayyip Erdoğan dün kameraların karşısına çıkıp uzun zamandır beklenen demokratikleşme paketini açıkladı.
Artıları ve eksileriyle paketi aslında Başbakan açıklamasından önce kendisi de değerlendirdi. Ne bir sihirli değnek olarak görmek gerektiğini ne de klasik muhalefet anlayışıyla tu kaka ilan etmeden bu pakete yaklaşılması gerektiğini söyleyip “Bu ne ilk ne de son olacak” dedi.
Aslında Başbakan’ın açıklamasında en önemli unsur, paketin psikolojik yönüydü. Çünkü Türkiye son zamanlarda demokratikleşme yolunda reform heyecanını yitirmiş, içerde gerilim üreten, sürekli çatışmalarla gündeme gelen bir ülke haline büründü.
Çatışma ve gerilimin panzehiri de yine demokrasinin kendisi. Hükümetin uzun bir aradan sonra reform gazına basması bu açıdan önemli.
İklim öylesine zehirlendi ki artık kimsenin kimseyi dinlemediği, kategorik olarak reddettiği bir ortama sürüklendik. Oysa tüm itirazlarımıza rağmen temel sorunlarımızı konuşmak ve tartışmaktan ve siyaseten çözüm üretmekten başka çaremiz yok.
Ben bu açıdan tüm eksiklerine rağmen bu paketi hem işin psikolojisi hem de içeriğiyle önemli buluyorum.
SEÇİM SİSTEMİ VE YÜZDE 10 BARAJI
Paketteki en önemli konulardan biri seçim barajıydı. Bu konuda kamuoyunda, ‘hükümetin barajı indirmeye dönük bir adım atmayacağı’ gibi bir algı vardı. Oysa Başbakan, ‘barajı tamamen kaldırmak’, ‘yüzde 5’e indirmek’ ve ‘mevcut sistemle devam etmek’ gibi 3 opsiyonu masaya koyduğunu ve muhalefetle bu konuda müzakereye açık olduğunu gösterdi. Böylelikle demokrasinin önündeki en önemli engellerden birinin kalkması için çok önemli bir kapı aralandı.
Bu aralanmış kapıdan muhalefetin iktidarla birlikte geçmesi, gerçekten bu paketin sağlam bir demokratikleşme paketi olmasında en önemli unsur olacaktır.
PARTİLERLE İLGİLİ DÜZENLEMELER
Siyasi partilerin Hazine yardımı alması için aranan ‘yüzde 7 oy alma’ kriterinin yüzde 3’e düşürülmesi önemli. Aynı şekilde, örgütlenme için beldelerle ilgili koşulun ortadan kaldırılması da değerli bir gelişme. Böylece siyasi parti kurma ve faaliyet gösterme imkânının önü biraz daha açılmış oldu.
KÜRT SORUNU VE ANADİLDE EĞİTİM
Siyasi partilerde ‘eşbaşkanlık’la ilgili yolun açılması da önemli bir adımdı... Ama Kürt sorununun çözümü noktasında en önemli konulardan biri olan ‘anadilde eğitim’e ilişkin önemli bir adım atılacağına dair de bir gelişme yaşandı bugün... Kamuya ait okullarda anadilde eğitim ‘anayasal düzenleme’ gerektirdiği için yasal değişiklikle bunun önünü açmak olanaklı değildi. Ama Başbakan’ın, yasal düzenleme yoluyla özel okullarda anadilde eğitimin önünün açılacağını söylemesi, Kürt sorununun çözümü konusunda önemli bir adımı ifade ediyor.
KAMUDA BAŞÖRTÜSÜ, NEFRET SUÇLARI,
MOR GABRİEL, HACI BEKTAŞ...
Nefret suçları ile ilgili düzenleme de oldukça önemli; ama bu konudaki yasal düzenlemenin nasıl yapılacağını görmek gerekiyor.
Keza Mor Gabriel Manastırı’yla ilgili sorunun çözülmesi ve Nevşehir Üniversitesi’nin adının Hacı Bektaş-ı Veli olarak değiştirilmesi, sembolik açıdan önemli adımlar.
Kamuda üniformalılar dışında başörtüsü sorununun çözülmesi de yasakların ortadan kaldırılması açısından önemli bir adım.
PAKETİN EKSİKLERİ
Tüm bunlar ışığında baktığımda eksik olarak gördüğüm iki konu var: Heybeliada Ruhban Okulu’na ilişkin bir adım atılmaması –ki bu konuda hazırlıklar da yapılmıştı– bu konuda oluşan beklentiyi karşılamadı.
İkinci olarak, en azından şu aşamada, cemevleriyle ilgili bir düzenleme görünmüyor. Bunlar da ileriki aşamada kamuoyunun üzerinde duracağı konular arasında yer alacaktır.