Çocukluğun her birinin birbirinden farklı dönemlerden oluştuğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, “Her yaşın ihtiyaçları ve algılamaları farklı düzeyde olmaktadır. Dolayısıyla ebeveynin boşanması; çocukları, yaşına göre faklı düzeyde etkileyecektir. Ancak her şeye rağmen çocuklar anne baba ayrıldıktan 2 yıl sonra bu durumu kabullenmeye başlarlar ve 6 yıl sonra durum normalleşir. Boşanan çiftin, boşanma kararı aşamasından başlayarak her dönemde çocuklarına karşı açık ve dürüst olması gerekmektedir. Bu belki de boşanma esnasında çocuğun etkilenme düzeyini en aza indirmekte en önemli kuraldır” diye konuştu.
Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, boşanma durumlarında yaşlara göre çocuklarda görülen davranış değişikliklerini şöyle değerlendirdi:
0-2 yaş grubu: Genelde çocuğun daha bir şey anlamadığı bir dönem olarak değerlendirmemek gerekir. Bu yaşta da çocuk olup bitenleri ve ayrılığı algılayabilir. Bu dönemde çocuklarda ağlama nöbetleri, kilo artışında durma, boy uzamasında durma, hırçınlık, oyuncaklarına karşı ilgisizlik görülebilir.
3-6 yaş grubu: Bu yaş belki diğer yaşlara göre en çok etkilenen yaştır. Bu dönemde çocuk kendisini ailenin merkezine koyar. Olan bu olumsuzluktan kendini sorumlu hisseder. Dolayısıyla bu dönemde kendini suçlayabilir. Parmak emme, tırnak yeme, hırçınlık, öfke nöbetleri, uyku ve iştah sorunları, inatçılık, tuvalet eğitiminde sorunlar ve depresyon gibi belirtiler görülebilir.
7-12 yaş grubu: Boşanma durumu, çocuğa açıklıkla anlatılmalıdır. Bu yaş grubunun özelliği artık sosyalleşmiş olup, okul hayatı başlamıştır. Boşanmadan sonra mutlaka öğretmenine bilgi verilmelidir. Bu dönemdeki boşanmalarda okul başarısında düşme, hırçınlık, arkadaş ilişkilerinde bozulma, içe kapanma, dikkat dağınıklığı, anne veya babayı suçlama, onları bir araya getirme çabası olabilir.
Ergenlik dönemi: Bu dönem farkındalığın en yüksek olduğu dönemdir. Ancak gene de davranış bozuklukları, anneye ve babaya düşmanca tutum, ders başarısında düşme, evden kaçma, kızgınlık, öfke nöbetleri, arkadaşlarıyla sorunlar, sigara ya da uyuşturucu kullanımı olabilir. Bu dönemde ergen iyi takip edilmelidir”.
Boşanma durumundan çocukların mutlaka etkileneceklerini anlatan Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, bunu en az düzeye indirmek için şu önerilerde bulundu:
“Boşanma kararını anne ve baba birlikte söylemeliler. Çocuğun bu karara tepki vermesi doğal karşılanmalı. Hemen bu durumu kabullenmesi beklenmemelidir. Çocuğa durumu açıklamadan önce velayet ve görüşme günlerinin belirlenmiş olması gerekir. Anne baba çocuğa karşı açık ve dürüst olmalılar. Çocuklarına, kendilerinin ayrı yaşayacaklarını ancak anne ve baba sorumluluklarının ve ona karşı sevgilerinin devam edeceği sözü verilmelidir. Bundan sonraki yaşam şekli, ne zaman ve kiminle görüşeceği sade bir şekilde anlatılmalı. Görüşme gün ve saatlerine sadık olunmalı, olası bir değişiklik olacaksa en az bir gün öncesinden çocukla telefonla görüşerek durum açıklanmalı. Mümkünse önemli günlere boşanmış anne ve baba birlikte katılmalılar. Okulun ilk günü, diploma töreni, 23 Nisan gösterisi gibi.
Boşanılan eşe çocukla mesaj gönderilmemeli. Nafaka ya da çocuğun okulu ile ilgili para ödenmesi gerekiyorsa çocuk kullanılmamalı. Boşanılan eş hakkında çocuğun yanında konuşulmamalı. Boşanmış çift çocuğu alıp verme esnasında çocuğun yanında tartışmamalıdırlar. Boşanan çiftlerden birisinin devam eden bir ilişkisi varsa, onu çocukla tanıştırma konusunda acele etmemeli. Boşanan çiftlerden birisinin ciddi bir ilişkisi varsa çocukla tanıştırabilir. Ancak çocuğu o kişiyle zaman geçirmesi konusunda zorlamamalı. Boşanan çiftlerden birisi evlenmeyi düşünüyorsa bu çocuğa makul bir şekilde anlatılmalı. Çocuğun sağlık problemlerinde mümkünse boşanmış ebeveyn destek olabilmeli. Çocuğunuzu karşı taraftan bilgi alması yönünde kullanmayın. Boşanma nedeniyle çocuk ebeveynlerinden birine yaptıramadığını diğerine yaptırmak isteyebilir. Bu konuda boşanmış ebeveyn tutarlı davranmalı. Bütün bunlara rağmen, davranış sorunları oluşmuşsa onu mutlaka bir psikiyatriste veya psikoloğa götürün”.
BOŞANMIŞ AİLELERDE ÇOCUK PSİKOLOJİSİ