Peki ya LGBTİ: Valla gayet “Normal!”

1. İstanbul LGBTİ Ruh Sağlığı Sempozyumu 5-6 Aralık tarihlerinde Santralİstanbul’da gerçekleşti.

5-6 Aralık 2015 tarihlerinde İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde, Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) ve Lambdaİstanbul LGBTİ  Dayanışma Derneği Ruh Sağlığı Komisyonu ortaklığı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı işbirliği ile son zamanlarda yapılmış en umutlu işlerden biri, 1. LGBTİ Ruh Sağlığı Sempozyumu gerçekleştirildi. Normal başlığıyla gerçekleştirilen sempozyuma ayrıca İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği, İstanbul Tabip Odası, KaosGL, LGBTİ Aileleri ve Yakınları Derneği, Pembe Hayat LGBTİ Dayanışma Derneği, SPoD LGBTİ, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Psikologlar Derneği gibi kuruluşlar da destek verdi.

Bu yıl ilki gerçekleşen sempozyum, farklı şehir ve üniversitelerden gelen akademisyenler, öğrenciler ve farklı meslek gruplarının yoğun katılımıyla gerçekleşti. İki gün boyunca sekiz farklı oturumla gerçekleşen sempozyumda, Santralİstanbul LGBTİ ile ilgili birçok temel kavram ve LGBTİ hareketinin tarihsel sürecine dair birçok tartışmaya ev sahipliği yaptı.

Sempozyumun açılış konuşması Prof. Dr. Hale Bolak Boratav tarafından yapılırken Boratav, “Bu yıl LGBTİ temel değerlerini, ayrımcılıklarla ve şiddetle olan mücadeleyi konuşacağız. Umarım önümüzdeki yıllarda pozitif gelişmeler üzerine, LGBTİ bireylerin ailevi ilişkilerini konuşuyor oluruz” dedi. CETAD adına açılış konuşmasını Dr. Nazmi Algan yarpaken, Lambdaİstanbul adına ise Psikolog Özlem Çolak sürdürdü. Savaşın anormalleştirdiği hayatı normalmişçesine yaşadığımızı ifade eden Çolak, “Bir adım geriye çekilip hayatı görmeye gücümüz var mı? Bu “normal”in ne olduğunu da tartışmayı beraberinde getiriyor. Toplumlar tarafından üreme dışı cinselliğin hastalıklı, suçlu hissettiren bir havaya büründürüldüğü de düşünülürse bu sempozyumun başlığının “normal” olması bu yüzden tesadüf değil” dedi.

Sempozyum kapsamında oturumların başlıkları ise şöyleydi:

“Normal ve Hastalık Kavramları Üzerinden LGBTİ Kimlikler”, “Cinsel Kimlikle İlgili Çeşitliliğe Psikoloji ve Psikiyatrinin Yaklaşımı: Tarihsel Seyir ve Eleştirel Bakış”, “Mahmut Şefik Nil Forumu: Ruh Sağlığı Çalışanı Eğitiminde Heteronormativite”, “Sözel Bildiri Sunumları I-II”, “Çocuklar Cinsiyete Uymadığında”, “Trans Klinik Yaklaşımda Dünden Bugüne Neler Değişti, Gelecekte Nasıl Olmalı?” ve “LBT Kadın Görünürlüğü”.

Bu sekiz oturumla beraber 3 farklı atölye, söyleşi ve bir de film gösterimi gerçekleştirildi. Özlem Çolak ve Fatma Tanış tarafından yönetilen “Şiddet, Travma ve Nefret Suçları”, Koray Başar ve Umut Şah tarafından yönetilen “LGBTİ Ruh Sağlığı Alanında Araştırma Yapma”, Özge Güdül ve Kerem Dülger tarafından yönetilen “Vaka Sunumları Üzerinden LGBTİ Mültecilerle Çalışmak” konularında gerçekleştirilen atölyelere de katılım yoğundu. Seven Kaptan’ın moderasyonunda yazar ve çevirmen Fatih Özgüven ile gerçekleştirilen söyleşi sempozyumun bir diğer etkinliğiydi. Öte yandan “Benim Çocuğum” film gösterimi ile beraber Nesrin Yetkin moderasyonunda Sema Yakar ve Pınar Özer söyleşisi sempozyumun son etkinliğiydi.

Dr. Seven Kaptan’a “Normal” başlıklı 1. LGBTİ Ruh Sağlığı Sempozyumunun önemini sorduğumuzda Kaptan, “LGBTİ bireylerin “hasta” bireyler olmadığını gösterme yönüyle iyi bir fırsat. Katılımcı sayısının bu denli yoğun olması ve özellikle İstanbul dışından akademisyenlerin ve öğrencilerin de katılımı konunun ne kadar önem arz ettiğini gösterdi” şeklinde ifade etti.

Öte yandan iki günün sonunda Psikiyatri Uzmanı, Yard. Doç.  Dr. Koray Başar’a sempozyumun belirlenen hedeflere ulaşıp ulaşmadığı hususunda hedeflenenin LGBTİ bağlamında normalin ve normalliğin tartışılması olduğunu söylerken sağlık çalışanlarını, araştırmacıları, akademisyenleri ve öğrencileri bir araya getirmeleri yönüyle büyük bir başarıya ulaştıklarını ifade etti.

İstanbul LGBTİ mensubu Kıvılcım Arat’a sempozyumun önemini sorduğumuzda “Bu sempozyum Trans bireylerin sağlık hakkına erişimi konusunda çok fazla önem ihtiva ediyor. Buraya gelen akademisyen, sağlıkçı(doktor, hemşire, psikolog, danışman) ve öğrenciler gerek kendi kariyerlerinde, gerekse de çevrelerinde muhakkak bir farkındalık yaratacaklardır” şeklinde bir açıklamada bulundu. Öte yandan Arat, 19 Aralık’ta İstanbul LGBTİ’nin İzmir’de düzenleyeceği Ayrımcılık Karşıtı Sertifika Programı’na da destek çağrısında bulundu.

Yazı ve Fotoğraf: Burak Abatay

Yorumlar

Leave a Reply