Panel öncesinde ilk olarak, Devlet Tiyatroları Sanatçısı Özlem Özkaram tarafından, şiddete uğrayan genç bir kızın yaşadığı anları kesitler halinde canlandırılarak, şiddetin insanların üzerindeki etkisi anlatılmaya çalışıldı.
Okray: Şiddet sadece uygulanarak yapılmıyor, söylem ve bakışlarla da yaşanıyor
İnsanlar üzerindeki baskı ya da şiddetin birçok çeşitinin olduğunu ve bunların sadece uygulanarak yapılmadığını anlatan Okray, özellikle toplumda yanlış anlamlandırılan “HIV/AIDS” vakalarına yönelik bakış açılarının ya da söylemlerin de şiddet içerdiğini söyledi. Okray, katılımcılara konunun daha iyi anlaşılması amacıyla bazı filmlerden örnekler verdi.
Okumuşoğlu: Tutumlar uzun sürede gelişen ve farklı yönleri olan eğilimlerdir
Şiddetle ilgili tutumlar ve tutumların şiddetle ilişkisi konusuna değinen Okumuşoğlu, tutumların uzun sürede gelişen, bilişsel, duygusal ve davranışsal gibi farklı yönleri olan eğilimler olduğunu söyledi. Okumuşoğlu, şiddetin algılanması ve tanımlanması, toplumların ve bireylerin kültürel değerleri üzerinde şekillendiğini ifade ederek, toplumun benimsediği meşru görme eğiliminde olduğu durumlar söz konusu olduğunda, var olan şiddetin, şiddet olanla algılanmayacağı açıkça görüldüğünü belirtti. Okumuşoğlu, bu nedenle var olan yanlışın sosyal normlar ile tutumların değiştirilmesinin bir toplumdaki cinsel şiddet dahil, her türlü şidettin azalmasında birincil rol oynadığını söyledi.
Şimşek: Kadınlara yönelik şiddet hergün sistematik olarak devam ediyor
Toplumda kadınlara yönelik şiddetin hergün sistematik bir biçimde artarak devam ettiğini belirten Şimşek, kadınların doğum öncesinde cinsiyet seçimi ile başlayarak, kız çocuk ölümleri, çocuk istismarı, kız çocuklarının sünnet edilmesi, küçük yaşta zorla evlendirme, psikolojik istismar gibi farklı boyutlarıyla karşımıza çıktığını söyledi.
Avşaroğlu: Çocuklar şiddete tanık oluyor
Avşaroğlu, çocukların aile içi, çevre, yaşam alanları, medya ve yaşadıkları kültürdeki şiddete görsel ya da işitsel olarak tanık olduklarını söyleyerek, şiddetin genellikle fiziksel, duygusal, ihmal, cinsel ve aile içi gibi farklı boyutlarda ortaya çıktığını belirtti. Toplumda çocuğun yaşı küçükse şiddet yaşantılarını anlayamadığını ve hatırlayamadığına ilişkin yanlış bir inancın yaygın olduğunu vurgulayan Avşaroğlu, “şiddet ne kadar çok çocuğun yakın çevresinde yaşanırsa, etkileride o kadar fazla olur” dedi.
Direktör: Toplumda zekâ ve davranış bozukluğu olan çocuklar şiddete maruz kalıyor
Direktör ise, özel gereksinimli bireylere aile-toplum tarafından uygulanan şiddet konusu üzerine sunum gerçekleştirerek, toplumda özellikle konuşma, zekâ ve davranış bozuklukları olan çocukların daha yaygın olarak şiddete maruz kaldığını söyledi.