"Terzi kendi söküğünü dikemez," diye bir atasözümüz vardır, diyor ünlü hipnoterapist ve sosyolog Gani Eser.. ''Hepimizin bildiği bu söz yaşamın her alanına uyarlanabilen, değerli bir ileti taşır içinde. Kendi sorunlarımızı çözmeye çalışırken, başkaları için kullandığımız metotların işe yaramayacağını atalarımız bizden önce keşfetmişler''
Bir cerrah kendi çocuğunun ameliyatını yapmak istemez mesela. Oysa işinin ehlidir; yüzlerce benzeri ameliyat yapmıştır.
Öğretmenler için de durum farklı değildir. Mesleki başarıları ne kadar yüksek olursa olsun kendi çocuklarını okutmak istemezler. Direksiyon eğitmeni de benzer bir biçimde, kendi eşine karşı sabırlı olmayı beceremez bir türlü.
Terapistler kendi yakınlarına yardımcı olamazlar. Başka bir meslektaşlarına yönlendirirler eşlerini, çocuklarını, arkadaşlarını ya da akrabalarını.
Hepsi ortak bir kaygı güderler bunu yaparken. Dışarıdan bakarken anlamsız bulduğumuz, belki önemsenmediğimizi düşünüp, kırılıp gücenmemize yol açan bir tereddüttür yaşadıkları.
Kendi çocuğumuzu sınavına iyi hazırlanmadığı için eleştirip, çocuğunun benzer tutumuna üzülen komşumuza daha anlayışlı olması yönünde öğütler veririz. Eşimizin ilgisizliğine kahrolur, aynı duyguları yaşayan arkadaşımıza sabırlı olmasını söyleriz.
Başımıza gelen olaylara üçüncü bir gözle bakamayız; dışına çıkamayız ilişkilerimizin. Sonuçlarını düşünüp müdahale etmek konusunda tereddütler yaşarız nedense.
Psikoloji bilimi bu duruma "olayların sonuçlarıyla duygusal bağ kurmak" diyor. Yani; bir eylemin sonucunun olumsuz olması halinde bireysel olarak etkileneceksek, içinde yer almak istemeyiz.
Ameliyatın başarısız geçmesi, çocuğumuzun sınavda başarısız olması, araba kullanırken kaza yapması gibi sonuçlar bizi olumsuz yönde etkiler. Eyleme başlarken sonucu düşünüp bocalarız.
Oysa başkalarına yardımcı olmaya çalışıyorsak; işimizi en iyi biçimde yapıp, yaşamımıza devam ederiz. Sonuçlar iyi de olabilir kötü de. Ama bizi sarsacak etkiye sahip değildirler. Çünkü onlarla bir duygusal bağ geliştirmeyiz.
Yaşamlarını psikoloji bilimine adamış, bu konuda ekol olmuş düşünürlerin hiç biri insan psikolojisinin gizemlerini tam olarak çözdüğünü iddia etmemiştir. Konu insan psikolojisi olunca büyük konuşmak abesle iştigal etmektir çünkü. Kurduğumuz duygusal bağın sonuçlarından etkileniyor olmamız da bir gizemdir.
Bunu biliyor olmamız, yardım talebimizi reddeden yakınlarımıza kırılmamızı engeller. Onları anlayışla karşılayabiliriz. Böylece kendimizi değersiz de hissetmeyiz.
Farkındalığımızın daha da artması durumunda ise eşimizin, çocuğumuzun ya da yakın olduğumuz herhangi bir bireyin eylemlerine yabancı biri gibi bakmayı, objektif olmayı ve daha az eleştirip daha çok yapıcı önerilerde bulunmayı öğrenebiliriz.
Evet, terzi kendi söküğünü dikemez ama bunu yapabilecek en iyi meslektaşını bilir ve onun kapısını çalmakta tereddüt etmez.