Almanya Mannheim Zihinsel Sağlık Enstitüsü Merkezi’nin uzmanlarından Fagr Eladly’nin Risale Akademi'nin 2012 yılında yaptığı Uluslararası katılımlı İslampfobya sempozyumunda sunduğu "İslamofobyanın Psikodinamikleri" (Islamophobia on a Psychodynamic Dimension) bildiri.
Özet: Sosyo-psikolojik (Psikodinamik) Boyutuyla İslamofobya
Psikoloji, fobinin bir iç çatışmanın dışavurumu olduğunu ifade eder. İslamofobi de diğer fobiler gibi korkulan varlık olarak İslam'ın anlaşılmasına ve bu korkunun mantıksızlığının farkına varılamamasına dayanmaktadır. Bu çalışmada, Alman toplumunun bu konudaki düşüncelerinden yola çıkılarak, medyanın yaklaşımı ve bireylerin algısı tartışılmaktadır.
Yöneltilecek ilk soru: Fobi nedir, fobiyi bilimsel bir bakış açısıyla nasıl tanımlarız?
Fobi, bireyin nesneler ve durumların sebep olduğu gerçek dışı korkuların etkisiyle yaşadığı kalıcı ve yıpratıcı korku durumudur. Bu rahatsızlığın mağduru olanlar korkularının gerçek mi yoksa gerçek dışı mı olduğu konusunda herhangi bir fikre sahip değiller. Korkunun etiolojisi (nedenbilim) konusunda bir araştırma yaptığımızda, psikoloji bilimi bize aşağıdaki açıklamayı yapar:
Fobinin kaynağını içsel çatışmanın dışavurumu oluşturur.
İslamofobya anlayış eksikliğinden, toplumsal yaşamda gerçekdışı gerekçelerden yola çıkılarak duyulan korkulara dönük bir içgörünün olmamasından beslenir. Korkunun tanımını öğrendikten sonra sonuçlarını sorgulamamız gerekir. Bunu izleyen süreç: sosyal ayrımcılık, düşmanlık , damgalanma ile siyasi ve sosyal yaşamdan dışlanmadır. Geçen yıllar itibariyle görüldüğü üzere İslamofobia nefret suçuyla da sonlanabilmektedir.
Aşağıdaki istatistik veriler İslamofobyanın Almanya’daki tezahürleri hakkında bize bir fikir vermektedir:
•Sosyolog Prof. Dr. Detlef Pollack’ın 2010 yılında gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre , özellikle Almanlar "İslamophobya" süreçlerine dahil olmuşlardır.
• Korkuyu tanımlamak gerekirse: Almanların yüzde 80’i Müslümanlara ve İslama karşı çekincelerini koyuyorlar.
• Fanatizm ve şiddete eğilim ve hoşgörü eksikliği ile beslenince, Almanların yüzde 60’ı Müslümanların Müslümanların yeni cami yapmasına karşı çıkıyor.
Kitle olgusu olarak İslamofobya – Algılar
Müslümanlar hakkında düzenlenen tüm kalıplaşmış önyargılara göre İslam, Batı kültürüne göre makbul görülmeyen bir din olarak kabul edilir. Bir üst kültür olan Batı kültürü ile kıyaslandığında, İslam ilkel, barbar, ve hayatın gerçekleriyle alakası olmayan bir din olarak tanımlanır. Anketlere göre katılımcıların sadece yüzde 10'u İslamın rasyonel değerlere, insan haklarına ve hoşgörüye açık olduğunu, çoğunluk ise fanatizme, kadına yönelik baskıyı onayladığına ve şiddete eğilimli olduğuna inanmaktadır.
“İyi” ve kötü”, “değerli” ve “değersiz””, “modern” ve “ilkel” gibi karşıtlıkları kullandığımızı hatırlayacasınız. Bu tanımlamaları yaparken sadece bir karşıtlığı ifade etmiyor, Müslümanlardan kaynaklanan tehlike ve tehdide de dikkat çekmiş oluyoruz! Bu anlayışa göre Müslümanlar modernite açısından bir tehdit oluşturuyorlar. Bu karşıtlıklardan hareketle insanlar Müslümanlar hakkında korkunun kaynağı olan düşman klişesine başvurur, BİZ ve ONLAR gibi bir tanım yapmak zorunda kalırlar.
Peki bu yaklaşımın sonuçları neler?
Müslümanlığı bu kadar tehlikeli kılan ne?
Sadece bu karşıtlık, düşmanlık ve ayrımcılık nedeniyle kendi mantık kurguları içinde haklı bir eylem ve savunma biçimi olarak Müslümanlar itibarsızlaştılmaya çalışılmıyor, yanı sıra Müslümanların dini varoluşunun ve özgürce dini çalışma yapabilmelerinin bir ifadesi olan cami inşa etmelerinin de önüne geçiliyor.
Medyada yaygın olarak kullanılan İslamofobik sloganlar konusunda hepimizin bir fikrinin olduğunu sanıyorum. Medyada Müslümanların sebep olduğu güvenlik problemlerini konu alan illüstrasyonlar ve genellemelerden geçilmiyor. Sorun buna nasıl ve dene ihtiyaç duyulduğudur. Batı toplumu aşağıdaki gerekçelerden dolayı İslamofobyaya gerek duyar:
1. İslam pek çok iç siyasal sorunun sebebi olarak tanımlanabilir (güvenlik sorunları, ekonomik sorunlar)
2. İç çatışmalara projeksiyon tutuluyor, bakınız: 2009’da yaşanan işsizlik krizi.
3. İslamophobya sömürüsü tutarlı bir milli birlik ve bütünlük için harekete geçirilir.
4. İslamofobya tutarlı bir ulusal kimlik ve konformizm için gerekli zemini sağlar.
Şu ana kadar İslamofobyanın sosyal boyutunu ele aldık, şimdi de nedenleri ve etkileri bağlamında İslamofobyanın bireyler üzerindeki yansımalarına bakalım.
Bizim bakış açımıza göre nefret ve düşmanlık ve toplumun bir parçası olan Müslümanları dışlayarak toplum yaşamına katılımını engelliyor. Pekii, hangi koşullar koşullar İslamofobya için bireyleri duyarlı veya savunmasız hale getiriyor?
Hatırlarsanız başlangıçta içsel çatışmanın dışavurumundan söz etmiştik. Bu olgunun bir projeksiyon geliştirebilmek için psikolojideki ne kadar önemli olduğuna atıfta bulunmuştuk.
Ebeveynin iyi bir akademik kariyer, iyi bir iş ve bol kazanç gibi isteklerini yerine getirmek için pek çok beklentisi olan genç bir bireyden yola çıkarak söylediklerimizi örneklemeye çalışalım. Bu beklentiler onda ciddi bir baskıya yol açar.
Bu genç insanın performansı göz önünde tutulduğunda olanaklarla beklentiler arasında bir çelişkiden söz etmemiz gerekiyor. Bu örnekte genç bireyin önünde iki çözüm var: Ya kendi isteklerine ya da diğerlerinin beklentilerine odaklanmak. Ikincisi biraz daha kolay görünüyor, siz de öyle düşünmüyor musunuz?
Genç insan sosyal sorunlara mı duyarlı olacak, yoksa yapay çatışmalar yaratanlardan yana mı olacak, yoksa “küçük başarılar”la mı yetinecek. Gencin aşağıda tanımlanan avantajlatına bakalım:
1.Kendi başarısızlık ve uyuşmazlıklarını diğerlerinin üzerine yıkmak; Bu örnekte diğerleri Müslümanlar.
2.Sosyal kaynakların durumu.
3.Kendi kırılgan kimliğini tamir etmek.
Şu ana kadarki bilgilerimizden yola çıkarak şu soruları sorabiliriz:
•İslamofobya konusunda medyanın kötü kullanımından söz edebilir miyiz?
•İslamofobik bireyler açısından tek sormlunun medya olduğunu söyleyebilir miyiz?
Tartışma konuları:
•Özellikle genç Müslümanların tutumları.
•Çözüm önerileri
Kaynaklar
http:/ jwww.migazin.de/2010/12/03/islamophobie-2010-deutschland-ist-europameisterj, last access: 29.03.2013
Farid Hafez (Hrsg.), Jahrbuch für Islamophobieforschung 2010, Deutschland-Österreich-Schweiz
Farid Hafez (Hrsg.), Jahrbuch für Islamophobieforschung 2011, Deutschland-Österreich-Schweiz
Thomas Deltombe, L'Islam imaginaire. Editions La Decouverte, Paris 2005. ISBN: 2-7071-4672-2
Peter Gottschalk, Gabriel Greenberg, Islamophobia: Making Muslims the Enemy. Rowman Littlefield, Lanham 2008. ISBN: 0-7425-5286-1
Çeviri: Celal İnal