Alınganlık hepimizin zaman zaman yaşamış olduğu insani bir düşünce tarzıdır. Fakat kimi zamanlar bunun dozunu ya da sıklığını arttırdığımız ve yaşamımızı birçok yönden olumsuzlaştırdığımız durumlar vardır. Uzman Psikolog Lale Tuncel, aşırı alınganlığın nedenlerini ve bu durumun altında yatan psikolojik sebepleri anlattı.
Çevremizdeki insanların davranışlarını, söylediklerini hatta söylemediklerini sürekli değerlendirir, bunlarla ilgili kendimizce yorumlar yapar ve sonucunda kendimizi bir duygu içine sokarız. Aşırı alınganlıkla yapılan yorumlar sonucu birçok farklı duygulanın içine girebiliriz. Sıklıkla, yaptığımız yorumları kendimize, ‘benliğimize’ toptan bir değer biçerek yapar ve bunun sonucunda kendimizi mutsuz, değersiz, öfkeli veya kaygılı bir duygu içine sokarız.
Aşırı alınganlık sizi depresif yapabilir
Bu işleyişi bozulmuş düşünce tarzının (aşırı alınganlık) faturası da büyük olabilir. Kendimizi depresif, kaygılı, öfkeli hissedebilir ve bu duygularla tutarlı bir şekilde davranışlar sergileyerek ilişkilerimizi çıkmaza sürükleyebiliriz. Aşırı alınganlık ile aile hayatımızı, iş-okul yaşantımızı, arkadaş ilişkilerimizi, sosyal hayatımızı birçok yönden zora sokarız.
Aşırı alıngan biri için ya kendisiyle ilgili başkalarının söyledikleri ve düşündükleri çok önemlidir ya da kendisi çok ‘önemli biri’ olduğu için sürekli onunla ilgili konuşulur veya düşünülür. Bu iki durumda da genellikle yapılan hata zihin okumaktır. Yapılan her hareket, söylenen her söz bir şey ima ediyor, bir anlama geliyordur.
Başkalarının sizin hakkınızdaki görüşlerine aşırı önem vermekten vazgeçin!
Evinde misafir ağırlayan bir bayan, misafirleri bir başkasının evinin ne kadar dağınık olduğundan söz ediyorsa, mutlaka bu ona atılan bir taştır. “Kesin benim evimin dağınık olduğunu düşünüyorlar” şeklinde bir yorum yapar. Bunun temelinde ise başkalarının da kendisi gibi hissedip davranacağı inancı vardır.
Diğer taraftan, patronun “bu işi daha çabuk bitirmeni beklerdim” sözü ile bir çalışan “benim yeterince ‘iyi bir çalışan’ olmadığımı düşünüyor” diyerek kendisini mutsuz, çökkün ve hatta işten çıkarılabileceğini düşünerek kaygılı hissedebilir. Burada yapılan hata öncelikle, ister uzman olsun ya da olmasın, patronun yaptığı değerlendirmeyi çok önemli ve kesinlikle doğru görmesidir. Diğer bir hata da gösterdiği ‘performansla’ ilgili patronun yaptığı değerlendirmeyi ‘benliğine’ yapılmış bir değerlendirme olarak kabul etmesidir. Hızlı yapılmayan bir görev, kötü bir çalışan olmak anlamına gelmektedir. Performans değil de benlik değerlendirildiğinde yaşanan duygular da başa çıkması zor duygular olacaktır.
Bu gibi aşırı alınganlıkla yapılan değerlendirmelerden ve ağır sonuçlarından kaçınmak için zihin okumaktan ve diğerlerinin bizim hakkımızdaki görüşlerine aşırı önem vermekten uzak durulması gerekir. Bunun için yapılabilecekler;
- Başkalarının sizin hakkınızda düşündüklerinin sadece düşünce olduğunu unutmayın.
- Sizin hakkınızda düşüncesini ifade eden ya da değerlendirme yapan kişilerin ne kadar uzman olsa da yanılabileceklerini unutmayın.
- Diğerlerinin görüşlerini değerlendirme ve kabul etmeme hakkınızın olduğunu unutmayın.
- Hiç kimse, siz izin vermediğiniz sürece, sözcükleriyle ya da tavırlarıyla sizi incitemez.
- Diğerlerinin aklından geçenleri bilme gibi bir gücümüzün olmadığını kabul edin.
- Samimi olduğunuz kişilere gerçekten ne düşündüklerini, ne söylemek istediklerini açıkça sorun ve tahmin yürütmek gibi zor bir işin içine girmeyin.
- Yapılan eleştirileri bütün benliğinize değil, o anki davranışa, performansa yönelik yorumlar olarak değerlendirin.