Geçim sıkıntısı, hayat koşullarının zorluğu içerisinde daha da yalnızlaşanlar, çareyi hayatın ayrılmaz bir parçası olan internette arayabiliyor.
Değişim Psikoloji ve Danışmanlık Merkezi’nden Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, internetin yalnızlığa dert mi derman mı olduğu konusunda açıklamalarda bulundu.
Dünyayı büyük bir köy haline getiren ‘internet’ insanları birbirine yaklaştırırken aslında daha büyük bir yalnızlığa mahkum edebiliyor. Her geçen gün eskilerinin yanına bir yenisi daha eklenen arkadaş, sevgili ve eş bulma sitelerinin binlerce kadın ve erkek üyesiyle duyguları internet üzerinden evlerimize taşıyor. Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, günümüzde modern insanların yalnızlığın çaresini internette bulduğunu belirterek, "İnternet insanları birbirine yaklaştırırken aslında daha büyük bir yalnızlığa mahkum edebiliyor. Yalnızlığınıza çare ararken daha fazla yalnızlaşmayın" dedi.
Knudsen, "Asosyalleşen ve iletişim problemi yaşayan ya da hayatın hızlı akışı içinde kaybolmuş pek çok bireyin; tanışmak, sevgili olmak hatta evlenebilmek umuduyla bu siteleri ziyaret ediyor. Bekar, dul, boşanmış, evli yada ayrı yaşayan pek çok kadın ve erkeğin buluştuğu bu sitelerin dejenere olmuş ikili ilişkilere de ayna tutuyor. Örneğin, evlerinin farklı odalarında evli ama yabancılaşmış bir çiftin her bir mensubu da bu sitelerin ziyaretçisi olarak boy gösteriyor. Kimi doyum sağlayamadığı cinsel hayatına renk katmak kimi de eşi tarafından yeter kadar ilgi görmediği için giriyor bu sitelere. Problemleri çözmek yerine, eskisinin yerini bir yenisiyle doldurmaya çalışıyorlar. Diğer taraftan, kimliğimizi saklayabilmenin ya da bürünmek istediğimiz kimliklere sahip olmanın da iyi bir yolu bu siteler ve oluşturulan profiller. Kendimize yabancılaşmanın bir kanıtını da budur. Karşımızdakinin yüzüne kolayca söyleyemeyeceklerimizi özgürce ifade edebilmek, kusurlarımızı kolayca saklayabilmek ve hatta kusursuz görünebilmek sanal bir kişiliğe bürünmenin avantajları olsa gerek. Üniversite mezunu, sosyo- ekonomik düzeyi yüksek bireylerin de çok sık tercih ettiği bu sitelerden, genellikle yakın çevrelerinin de haberi olmuyor. Hatta bu durumdan utanıyorlar ama iş ve özel hayatın kesiştiği yerde bir boşluk var ve bunu da doldurmanın en kolay yolu seyrettiğimiz diziyi dahi kaçırmadan klavyenin tuşlarına dokunmak.
Sosyal ilişkileri ve hatta evliliklerdeki iletişimi yok eden televizyondan sonra bilgisayar ve internet de ona eşlik edip duygu dünyamızı fethetmeyi başarırken diğer taraftan da Avrupalılaşma ya da medenileşme adı altında yok olan alt kültürümüzün bir parçasının daha elden gidiyor" dedi.
İnternet yoluyla arkadaş edinmenin olumsuz yönlerinden birinin de ilişkiye emek vermeden kolayca tüketmek olarak görüldüğünü belirten Knudsen, "Çünkü seçenek çok ve ulaşmak çok kolay. Biri olmazsa diğeri olur derken aslında gerçek arayışımızın ne olduğunu unutup, bir süre sonra da doyum noktasından uzaklaşabiliyoruz. Kolayca söylenebilen yalanlar ve çok sık yaşanan hayal kırıklıkları reel dünyada yaşananların kat kat üstünde yaşanabiliyor bu arkadaşlık sitelerinde ve sonuç olarak da ciddi duygusal yaralanmalar ortaya çıkabiliyor. Sonuç olarak teknolojiyi kendisine hizmet ettirme çabası içerisinde olması gereken insanoğlu duygusal ve sosyal hayatını bile şartsız koşulsuz ona teslim ederek tehlikeli bir serüvenin içinde kendini ruhsal problemlerin kucağına bırakıyor" dedi.