Futbolda ruhsal faktörlerin tesiri nedir?
Futbolcu gelişimi bütüncül bir süreçtir.Bu süreçte zihinsel, teknik, strateji ve fizyolojik gelişimin dengelenmesi gerekiyor .
Futbolda ruhsal faktörlerin önemi nelerdir?
Sporcunun bu gelişme aşamaları beraber gelişir ve birbirlerini etkiler. Sağlık , şahsiyet , fizik, teknik, strateji ve ruhsal performans birbirinden bölünmesi olanaksız ve birbiri ile etkileşimde olan faktörlerdir. Sakatlanan ya da performansı düşen bir futbolcunun kişiliğinde olan güvensizlik ve yetersizliğin hem zihinsel aynı zamanda de fizyolojik performansını negatif etkilemesi benzeri , kişilikte olan negatif bir tecrübe ya da travma da fizyolojik , zihinsel zorluklara neden olarak sporcunun sıhhatini etkileyebilmektedir. Bu gerekçeyle, zihinsel idman inşa ederek ruhsal olarak yeterliliğini arttıran bir futbolcunun, bununla beraber fizyolojik ve şahsiyet gelişimi olarak da gelişmesi beklenecektir.
Özellikle altyapılarda çocukluk ve ergenlik çağında olan futbolcuların şahsiyet gelişiminin hızının diğer zamanlara nispeten daha çabuk olduğu bilinmektedir. Ülkemizde öğrenim sisteminin ve spor kültürünün getirdiği zorluklar nedeni ile genç futbolcuların içinde bulunduğu stress ve endişe düzeyin ülke dışındaki meslektaşlarından çok daha yüksektir. Bu sebeple de sporcuların çok istikametli desteklenmesinin önemi bir kat daha artmaktadır.
Zihinsel antrenmanın itinalı ve sürekli olarak uygulanması bu noktada hayatidir. Ancak ülke dışındaki örneklerin aksine, ülkemizde gerek sporcu danışmanlığı ve spor psikolojisi uygulamaları, çoğunlukla kulüpler ve ulusal takımlar bazında yalnızca tespit edecek ciddi vakitlerde kullanılmaktadır. Sporda ruhsal dayanak ve zihinsel idman ile ilgilenen bilinmesi gerekli olan bir diğer konu da, bilimsel bir süreç olduğu ve tüm bilimsel süreçlerde olduğu benzeri bir yönteminin olduğudur. Bu sürecin sürekli ve itinalı bir şekilde programlanması halinde hem sporcuların ferdi olarak gelişeceği, aynı zamanda beklenen başarıların istikrarlı bir biçimde geleceği büyük bir olasılıktır. Ülkemizde, gelişen spor anlayışlarına karşın halen sporcuların ruhsal ihtiyaçlarına karşılık veren projelerin sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir.
Spor psikolojisinin yoğun bir şekilde çalışma yaptığı bir diğer alan da antrenör grubudur. Antrenörler bir takımın lideri pozisyonundaki kişilerdir. Bu sebeple antrenörlerin liderlik tarzları ve kontakt özellikleri ile ilgilenen dayanak almaları onların işini çok ama çok kolaylaştıracaktır. Liderlik yeteneklerini geliştiren antrenörlerin; kontakt , yaratıcılık ve duygu kontrolü benzeri özellikleri edindikleri gözlenmektedir. Spor psikologlarından dayanak alan antrenörler sporcularıyla ve sporcuların aileleriyle çok daha az sorun yaşamaktadırlar. Antrenörlerimizin bizzat kendilerini geliştirebilecekleri bir diğer konu ise hedef belirlemedir. Antrenörlerimiz çoğuz zaman sporcularını hedef belirlemeleri ile ilgilenen teşvik ederken, kendileri için kariyer ve hedef belirleme ile ilgilenen sorunlarla karşılaşabiliyorlar. Gelişimin birinci ve en ciddi aşaması doğru bir durum analizi yapmaktır. Spor psikolojisi literatüründeki güncel değerlendirme yöntemleriyle, kişi kendisini değerlendirmesinin rehberlik desteği alabilir. Spor psikologları antrenörlere dayanak olurken , onlara kullanabilecekleri bir takım teknikleri de uygulamalı olarak öğretirler. Bu sayede hem antrenörün kendini, aynı zamanda sporcularını değerlendirmede içinde bulunduğu sorunlar son bulur. İyi bir değerlendirme aşamasından hemen ardından meydana çıkan güçlü ve zayıf yönler doğrultusunda ise hedef belirleme çalışmasına geçilir. Spor psikologları bu süreçte ise doğru hedef belirleme taktiklerini antrenörlerimizle beraber kullanırlar . Hedefe doğru belirlemek ve doğru taktikler kurarak süreci planlamak, hedefe ulaşma ihtimalini çok yükseltmektedir. Bu çalışma biçimine en güzel örneklerden biri dünyanın en başarılı kulüplerinden birinde gerçekleşmiştir. Sir Alex Ferguson yönetimindeki Manchester United kulübü 1999 yılında İngiliz spor psikoloğu Bill Beswick ile çalışmaya başlamıştır. Manchester United'ın altın jenerasyonlarından biri olan kadro; Neville kardeşler, Paul Scholes, David Beckham ve Ryan Giggs benzeri yetenekli ama genç yıldız adaylarını barındırıyordu. Bu yıldız adaylarının hem gelişiminde aynı zamanda saha içi performanslarının artmasında Bill Beswick'in payı büyüktür. Sir Alex Ferguson faal teknik patronluk kariyerinde de, emekliliğinden sonraki dönemde de futbol ve psikoloji alanlarının ilişkisine ve ehemmiyetine her zaman değinmiştir. Bu dönemde Manchester United kulübü hem uzun süre hemen ardından Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmuş aynı zamanda liginde başarılara imza atmıştır.
Spor psikolojisinin ilgilendiği bir ötekisi çalışma alanı da sporcu aileleridir. Sporcu ve özellikle futbolcu ailesi olmakla ilgilenen ailelere tutumları ve kontakt alanlarında dayanak verilmelidir. Sporcu ailesi olmak başlı başına zor bir iştir. Bir de bu sürecin içine toplumumuzdaki sosyo-ekonomik baskılar da eklenince, çocukların üstündeki başarılı olma ve ailenin geleceğini kurtarma benzeri misyonlar yüklenmektedir. Her anne baba, çocuğu için iyi olanı yapmayı hedefler. Ne yazık ki zaman zaman bu istekle yola çıkılırken yolun sonunda hem ailenin aynı zamanda çocuğun zarar gördüğü durumlar olabilir. Bu sebeple spor psikologları özellikle küçük yaştaki çocukları spora başlayan ailelere dayanak olması gerekiyor . Bu dayanak çerçevesinde ailelere çocuklarıyla nasıl kontakt kurmaları gerektiği, çocuklarının sportif ve duygusal gereksinimlerinin neler olduğu konularında ailelerin bilinçlendirilmesi gerekir. Ailelerin sıkça yaptıkları hatalardan biri; çocuklarını takımdaki diğer arkadaşlarıyla karşılaştırmaktır. Spor düzleminde bu karşılaştırmalar sportif başarı üzerinden yapılmaktadır. Bu Gibi bir durumda çocukların performans endişesi istenmeyen derece yüksek seviyeler çıkabilir ve bir zaman hemen ardından sporu bırakmaya varan sonuçlar doğabilir. Bu benzeri durumlarda uzmanlardan dayanak almak çocukların yaptığı sporda hem daha başarılı aynı zamanda daha mutlu olmasını olanağı sağlar . Sporcu ailelerinin zorluk çektiği bir diğer nokta da antrenörlerle iletişimdir. Çoğuz zaman aileler ile antrenörler arasında kontakt bozukluğu ya da kopması yaşanabilmektedir. Bu kontakt sorunu da sporcu çocuğun motivasyonunu negatif yönde etkilemektedir. Bu benzeri kriz anlarında spor psikologları sporcu ailelerinin etkili kontakt kurma yeteneklerini geliştirerek antrenörlere nasıl ulaşılması gerektiği ile ilgilenen dayanak olmaktadırlar. Uzman bir spor psikoloğundan dayanak alan aileler; çocuklarının gelişimlerine ve spordaki başarılarına yatırım yapmış olurlar.
Ülkemizde yeşil sahalarda sıkça rastlanılan problemlerden başında öfke ve duygu kontrolü gelmektedir. Öfke sorunu yaşayan futbolcuların; öfke problemlerinin altında kimi zaman motivasyon, kimi zaman konsantrasyon, kimi zaman da performans endişesi problemleri olabilir. Öfkesini kontrol etmek isteyen sporcuların nefes egzersizleri ve rahatlama için yapılmış olan zihinde canlandırma çalışmalarına ağırlık vermesi gerekir. Bu benzeri zihinsel becerileri öğrenmek ve geliştirmek içinse spor psikologlarıyla çalışmalıdırlar. Öfke sorunu yaşayan sporcuların bir diğer içinde bulunduğu zorluk da; performans öncesi rutinlerini geliştirememektir. Performans rutinler; sporcuların zihinsel oyun planlarıdır. Bu rutinler bütünü olan planlarla; sporcular bizzat kendilerini güvende ve performansa hazır hissederler.
Öfke kontrolünü sağlayan sporcular, maksimum performanslarının önündeki ehemmiyetli bir engeli kaldırmış olurlar. Öfke kontrol edildiğinde performansa olumlu tesiri olan bir unsur olarak karşımıza çıkabilir. Destekçi aracı olarak kullanılan öfke, oyun kuralları dahilinde agresif olmayı ve kazanma arzusunu artırır. Kontrol edilemeyen öfke ise; sporcuların oyun kuralları tarafından cezalandırılmasını ve hem ferdi aynı zamanda takım performansının düşmesine sebep olur . Spor psikologlar; sporcuların uyarılmışlık seviyesini kontrol etmelerine destekçi olarak; sporcuların öfkelerini kontrol etmesine destekçi olurlar. Spordaki doğru bilinen yanlışlardan biri öfkenin sporcunun mizacıyla alakalı olduğu ve değiştirilemeyeceği algısıdır. Bu noktada düzeltme yapılması gerekli olan nokta öfkenin bir kader olmadığıdır. Itinalı bir zihinsel çalışma ile her sporcu öfkesini kontrol etmeyi öğrenebilmektedir.
Öfke kontrolü yaşayan sporcuların ilk olarak bilmesi gerekli olan konu; öfkeyi kontrol edememek kader değildir. Her ruhsal yetenek benzeri öfke kontrolü de; sporcunun bu konuda bilinçlenmesi ve itinalı zihinsel idman yapması yoluyla geliştirilebilir. Öfke kontrolünde sorun yaşayan ve bu konuda dayanak verdiğim sporcularla ilk çalışmalar algıları üzerine olur. Öfke duyulan kişi ya da durumları, sporcunun nasıl algıladığı öfke mekanizmalarını çözmenin anahtarlarından biridir. Bu aşamadan hemen ardından ise kişiye özel çözümler ve yol haritası çizerek zihinsel antrenmanlara başlanması gerekir. Itinalı ve planlı bir çalışma sonrasında sporcuların öfke kontrolü ile ilgilenen bizzat kendilerini geliştirdikleri ve bu sayede maksimum performanslarına bir adım daha yaklaştıkları görülmektedir.