Kurbanın manasını anlamak, modernliğin tüm diğer kültürlere hâkim olduğu yaşadığımız zamanlarda giderek zorlaşıyor. Neredeyse hayvanlara zulmetmeyle özdeş hale getirilmeye çalışılan, üzerinde sürekli kara propaganda yürütülen bir ibadet... İslamofobinin dayandırılmaya çalışıldığı gerekçelerden bir tanesi… Oysa kurban ibadeti, sayesinde insan olmamızı, toplum haline gelmeyi başardığımız, anlamaya mecbur olduğumuz birçok derin anlam ihtiva ediyor.
Kurban, sıradan bir hayvan kesme eylemi deÄŸil. Onu “kutsal adanma†muhtevası, ibadet haline getiriyor. Bu ibadeti yapan, Yaratıcısı'yla bir baÄŸ kurmak, ona hem şükranını hem dileÄŸini ifade etmek istiyor. “Kurban†sözü, her dilde var. Etimolojisine baktığımızda, anlatılmak istenenin “kutsal kılmaâ€, “Yaratıcı'yla yakınlaÅŸma†olduÄŸunu görüyoruz. Arapça'da bu mana çok bariz... Türkçe'deki “adakâ€da da öyle... DiÄŸer dillerde de aynı ÅŸekilde. Mesela Latince kökenli dillerdeki “sacrifice†terimi ile karşılanan kurban, kutsal anlamına gelen “sacer†ile yapmak anlamına gelen “facere†kelimelerinin bir araya getirilmesinden oluÅŸan “sacrificiumâ€dan kaynaklanıyor. “Kutsal kılmakâ€; kurbanı Yaratıcı'ya takdim ederek, O'nun mülkü haline getirmek, daha doÄŸrusu, zaten O'nun olduÄŸunu tasdik etmek, bu sayede Yaratı'cıyla aramızda görünür bir baÄŸ kurmak, O'na yakınlaÅŸmak manasına geliyor. Kurban ibadetindeki iÅŸlevlere bakarken bu ana manadan hiç ayrılmamalıyız.
İnsan olabilmek, bir kültür kurabilmek için, üç dürtümüze sınırlar getirmek, yasaklar koyarak onları bastırmak zorundayız. Bu gaye, tüm dinlerde var; hepsi kendine özgü bir biçimde bu yasakları anlatmaya ve sağlamaya çalışıyor. Bunlardan birincisi, cinsellik alanındaki, diğeri ise yiyecek ve tüketim alanındaki kısıtlamalarla ilgili. İnsanın cinsellik ve açlık dürtülerini “helal†dairesinde doyurması isteniyor. Helal dairesinde kalabilmesi için diğerlerine yasak konuluyor. “Herkesle evlenemez; bulduğun her şeyi, hele hele insan kardeşinin etini asla ve kata yiyemezsin†deniliyor.
Temel yasaklardan üçüncüsü ise, “Öldürmeyeceksin!†diye ifade edilen cinayet yasağı. Suçsuz bir insanı öldürmenin tüm insanlığı öldürmek manasına geldiÄŸini dinimiz buyuruyor. Ama bir insanın bu buyruÄŸu sindirebilmesi, ahlaki bir temrin haline getirebilmesi öyle kolay deÄŸil. “Agresyonâ€, hepimizde var olan bir dürtü. Hayra yöneltildiÄŸinde azim ve kararlılık; ÅŸer olan hâkimse hasislik, bencillik, ÅŸiddet ve kan dökücülük olarak karşımıza çıkabiliyor. Kurban, insanın kendisini tanıması ve hayra yönelmesi açısından teÅŸvik edici bir öğretmen... Åiddetin ve cinayetin yasak olduÄŸunu, her yıl hac ile birlikte, bize duyuruyor, Yaratıcımız'la yaptığımız sözleÅŸmeyi yeniliyor. Zira biz, sözleÅŸmeyi bozucu, fesat çıkarıcı, kan dökücü tabiatta bir varlığız ve üstelik her yaptığımız iÅŸte kendimizi haklı görmeye teÅŸneyiz. Ä°ÅŸlediÄŸi cinayetten dolayı güçlü bir piÅŸmanlık hisseden cani pek azdır. Kurban, kan dökmenin ancak “helal†olması halinde meÅŸru olabileceÄŸini, aksi halde yasak olduÄŸunu hepimize her yıl bir kez daha vurguluyor ve bunu kulluk bilincini artırmaya çalışarak yapıyor.
Kurban etinin çoÄŸu, birlikte yaÅŸadığımız insanlara, çevremize, muhtaçlara dağıtılmak zorunda. Çünkü “kutsalâ€, “komünyon†ile birlikte; toplumsal yanı olmadan “kutsal†olmaz. Kurbanın bu toplumsal yanı, çoÄŸunlukla gözden kaçırılıyor veya yardımlaÅŸmaya indirgeniyor. Kurban etinin dağıtılması, teÅŸekkürümüzün yaygınlaÅŸtırılmasının yanısıra, toplumsal bir varlık olduÄŸumuzun ve bunu ancak “kutsal†sayesinde baÅŸardığımızın niÅŸanesinin paylaşılmasını da ifade ediyor.
Maneviyatın toplum üzerindeki etkileri konusuna bigâne olanlar tuhaf karşılayabilirler ama kurban ibadetinin toplumsal etkisi çok yüksek. Aynı Yaratıcı'nın eşit kulları olduklarını, kendilerinden bir arada barış ve dayanışma içinde yaşamaları istendiği hissiyatı, kurban ibadeti çerçevesinde fevkalade artar. Bakın, yıllardır toplumumuz etnik ve mezhebi nedenlerle birbirine karşı kışkırtılmaya, birbirine düşürülmeye çalışılıyor. Bu tuzaklara düşmeyişimizi haklı olarak milletimizin ferasetine, basiretine bağlıyoruz. İşte bu feraset ve basiret, kurban gibi ibadetler sayesinde yerleşiyor, otomatizma kazanıyor.
Kurban ibadetinin mal ile yapılan bir ibadet olması, kurban kes(e)meyenlerin süreçten nasiplenmedikleri manasına gelmez. Hac ile birlikte düşünüldüğünde kurban, dünyanın da, hayatında geçici olduğunu, bunu anlamak için merkeze yönelmek gerektiğini gösterir. İmkânı olup yapanlar sayesinde uygulamaya geçen bu anlam, tüm insanlığa dalga dalga yayılır.
Kurban, tüm ibadetler gibi birçok anlam katmanına sahip, asla anlatılan anlamlarıyla yetinememek gerekir. Dilerseniz, bayramın son günü de, başlı başına çok mühim bir mesele olan kurban ve teslimiyet ilişkisini ele alalım. Bayramınız kutlu olsun.