Eğitim Hürriyet’i

Yukarıda yazdığım gibi birisi bile başı ağrıtırken, ikisini varın siz düşünün: Ergenlik ve cinsellik...

Bizim ergen irisini yetiştirirken babasıyla birlikte zaman zaman çıkmaza düştüğüm ama yanıtını hep verdiğimiz konu oldu cinsellik. Daha önceki yazılarımda rastlamışsınızdır. Ergenlik öncesi vücudundaki her değişimi ailece birlikte takip ettik, etmek zorunda kaldık. Günlerce ayna karşısında koltuk altındaki tüylerin çıkmasını bekleyip, bacaklarındakilerin kıl olmasını isteyen oğlumla bir hayli geliştik. Ama cinsellik konusunda hiçbir zaman “ayıplayan”, “kızan”, “azarlayan” tutum sergilemedik. Vücudundan utanmasını sağlamadık.

Yine de eksik, yetersiz veya geleneklerin, tutumların getirdiği nedenlerle tutucu kaldığımız noktalar olmuştur. İşin doğrusunu İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü Gelişim Psikolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Sema Karakelle’ye sordum. Aslında bildiğimiz, ama uygulamadığımız birçok şeyi tekrar etmekte yarar var. İşte öğrendiklerim:

Gebeliğin ilk birkaç haftasında, erkek ve dişi embriyoları birbirinin aynıdır. Gebeliğin ilk aylarındaki hormonal etkiler hangi cinsin bedensel yapısına sahip olacağımızı belirler.

Aslında daha doğum öncesi dönemde cinsiyetle ilgili sosyal beklentiler işe karışmaya başlar. Bazı ebeveynler belirli bir cinste çocuk sahibi olmak isteyebilirler; beklentileri karşılandığında gurur ve neşe; tersine bir durumda hayal kırıklıkları yaşayabilirler veya özel bir cinsiyet beklentisine sahip olmayabilirler. Ancak her durumda beklenen cinse uygun hazırlıklar yapılır, “pembe-mavi” müdahalesi doğum öncesinde başlar ve üstelik hastaneler de bu işin içindedir. Kimi aileler bu müdahaleden uzak durmaya çalışır, bazıları cinsiyetsiz buldukları renkleri seçer; bazıları “sarı-yeşil” alternatifini tercih eder. Yine de yeni doğan oğluna pembe giydiren aile sanırım az bulunur.

Cinsel bilgiler 18 aydan itibaren başlıyor

Doğum öncesinden başlayan bu hazırlıklar yoluyla bebek, biyolojik cinsine göre oluşturulmuş fiziksel ve duygusal bir çevrenin içine doğar. Cinsiyetimize bağlı olarak maruz kaldığımız çevresel ve sosyal koşullar ve bunların doğurduğu sonuçlar, her yaşta, ölene kadar ve hatta toprağa konulurken bile devam edecektir.

Doğum öncesinde başlayan cinsel gelişim, hormonal aktivasyona bağlı biyolojik değişmelerin yanında, cinsel kimliğin farkına varılması ve cinsiyet rollerinin edinilmesi ile devam eder. Bir insanın cinsiyet rollerini nasıl icra edeceğine ilişkin gelişim ve değişimi ömrünün sonuna kadar sürer.

Çocuklar, hangi cinse mensup olduklarını açıkça ifade etmeden önce de cinsiyetlere ilişkin bazı bilgilere sahiptirler. 18 aylık çocuklar, köknar ağacı, ayı ve çekiç’i erkek olmakla bağlantılı sınıflandırmıştır (Eichstedt ve ark.2002). 2 yaş civarında, kız - erkek, teyze - amca gibi kelimeleri doğru olarak kullanabilirler. Veya cinsiyetlere özgü davranış örnekleri söylerler “erkekler traş olur”; “kızlar etek giyer” gibi.

3 yaşında kendi cinslerini ifade edebilirler

Çocuklar genel olarak 3 yaşları civarında kendi cinslerinin ne olduğunu ifade edebilirler. Ancak araştırmacılar cinsel kimlik kavramının tam olarak yerleşmesinin üç aşamada gerçekleştiğini ve çok daha uzun bir zaman aldığını belirtmektedirler.

1.aşama: Cinsiyeti isimlendirme (kendinin ve bir başkasının cinsini doğru olarak söyleme)
2.aşama: Cinsiyetin değişmez bir özellik olduğunu kavrama (geçen zaman boyunca cinsiyetin değişmediğini anlama)
3.aşama: Cinsiyetin tutarlı/kararlı bir özellik olduğunu kavrama(cinsiyetin giysiler, davranışlar gibi yüzeysel şeylerin farklılaşmasıyla değiştirilemeyeceğinin anlama)

Örneğin yapılan bazı çalışmalara göre 5 yaşından küçük çocuklar, gözlerinin önünde bebeklerin elbiseleri değiştirildiğinde (kız bebeğin elbisesi çıkarılıp erkek elbisesi giydirildiğinde veya tam tersi), bebeğin elbisenin temsil ettiği cinse mensup olduklarını söylemektedirler. 3-5 yaş arası çocuklar, örneğin kız ise, "Büyüyünce baba olabilir misin ya da istediğin zaman erkek olabilir misin?" gibi sorulara “evet” cevabı verebilmektedir. ( Chauhan ve ark., 2005; Fagot, 1985.) 

Çünkü bu kavrayış aynı zamanda çocuğun bilişsel gelişimi ile bağlantılıdır. Çocuklar yaşlarına bağlı olarak bilissel özellikleri karmaşıklaştıkça kavramları çok boyutlu temsil edebilir hale gelmektedirler. Çocuk diğer kavramları olduğu gibi cinsiyet kavramını da zaman içinde içselleştirerek süzülmüş bir hale getirmektedir.

Devam edecek...

Leave a Reply