Klinik Psikoloji Bölümü’nden Uzman Psikolog Nilüfer Erkin, anne ve babalarından doğru cevapları alamayan, azarlanan çocukların, sorularını başkalarına yöneltmeye ve cinsellikten utanıp sakınmaya başlayacaklarını belirterek, bu durumların çocuğun ilerideki cinsel kimlik seçimi ve cinsel davranışları açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceğinin önemle altını çizdi.
Çocukların yürümeye, konuşmaya başlaması gibi cinsel olarak da gelişmesi normal gelişimlerinin bir parçasıdır ve cinsellik ile ilgili merakı kendini ve dış dünyayı tanıma sürecinde diğer bütün merakları kadar doğaldır. Çoğu çocuk, soruları ile bu merakı ortaya koyar, soru sormasalar dahi anne ve babası tarafından çocuklara cinsellik hakkında eğitim vermelidir.
Çocuk, bebeklikten başlayarak dokunarak bedenini keşfetmeye başlar. Özellikle altı değiştirilirken cinsel organına da dokunur ve bu dokunuşun haz verici olduğunu öğrenir. Çocuğun cinsel organına sıklıkla dokunmak istemesi anne ve babayı endişelendirse de aslında normaldir. 2-2,5 yaşlarında başlayan tuvalet eğitimi ile çocuğun cinsel organına olan ilgisi ve merakı da artar. Anne ve babanın çocuğun bu ilgisine karşılık verdiği tepkiler kızgınlık ya da çocuğu engelleyici nitelikte olmamalıdır.
Özellikle 3-4 yaş aralığında çocuğun cinsel kimlik duygusu gelişir. Çocuğun, kız veya erkek olduğunu fark edip cinsiyetini kabul etmesi, bedenini tanıması sayesinde olur. Bu dönemde, kız-erkek ve çocuk-yetişkin vücudunun farklılıkları çocuğa anne ve babası tarafından anlatılmalıdır. Anne ve baba, çocuk resimleri kullanarak vücut parçalarını, cinsel organları da dahil ederek tanıtabilirler. Çocuğun, yetişkin vücudunun farklı bölgelerini de resim üzerinde görmesiyle, büyüdükçe nasıl değiştiğimizi öğrenmesi sağlanmış olur. Bu öğrenim sürecinde vücudumuzun bazı bölgelerinin bize özel olduğu ve korunması gerektiği çocuk korkutulmadan vurgulanmalıdır.