Afyon’daki kışlaya neden psikolog gönderilmedi?

Dışarıdan, yaşam dolu olarak görünen bir genç kız tam da intiharın eşiğine gelmiş olabilir ve bunu kimsecikler fark edemeyebilir. Etrafına gülücükler saçıyor, arkadaş ortamlarında şen kahkahalar atıyor olsa da kimsenin bilmediği bir zehirli akrep ruhunu acı içinde ısırıyor olabilir.

Veya boylu poslu yakışıklı bir genç delikanlı oluşturamadığı kişiliği ile her an birinin canını acıtmaya adaydır ve bunu sağlıklı dış görünüşünden hiç anlayamazsınız.

Bu kişi bir doktor da olabilir… Bir kaymakam, bir vali, bir öğretmen veya alışveriş merkezinde çalışan bir kasiyer de… Ne mesleği onun ruhundaki akreplerinin zehrini alabilir ne de eğitim yıllarının fazlalığı.

Doktorsa, kendisini ziyaret eden hastasından güler yüzünü esirgeyebilir örneğin. Asık suratlı olmayı, hastası ile güler yüzlü konuşmamayı, ağız ucu ile cevap vermeyi bir marifet zannedebilir. Böylesi hasta bir doktorda tedavi olan kişi fiziksel hastalığına çare bulsa da ruhuna yeni bir hastalık bulaştırmıştır da farkına dahi varamaz. Keyiflice geldiği hastaneden asık suratlı çıkar, eşine çatar, çocuğuna çatar, sokakta yol tarifi soran adama çatar.

Kaymakamsa, vali ise, amirini de memurunu da ezer geçer. Zannedersiniz ki oraların tek sahibi odur. Kimse onun lafının üstüne laf söyleyemez. Azıcık itiraz edecek olsanız adamın rengi değişir, ağzında tükürüğü kurur. Kendisine itiraz edilmesini ya saygısızlık ya da itibarsızlık olarak görür. Böylesi bir yönetici kendisi ile birlikte çalışan kişilerin ruhunu da bozar… Babalık yeteneğini de, kocalık yeteneğini de alır bitirir.

Aslında bu kişilerle oturup bir demli çay içerken dertleşseniz, kendisi de kendi hâlinden şikâyet edecektir. Yaşamın kendisine ağır geldiğinden, alıp başını bir dağ köyüne yerleşmek istediğinden dem vuracaktır kim bilir…

Sağlıklı bir toplum, ruhen sağlıklı bireylerden oluşur.

Sosyal devletler, bireylerin fiziki sağlığı için sunduğu hizmetleri psikolojik sağlık için de sağlamakla görevlidir.

Birçok sahada göz kamaştırıcı hizmetler gerçekleştiren Sağlık Bakanlığı, maalesef psikolojik hizmetler konusunda sınıfta kalıyor.

Ne eşinden dayak yiyen kişinin ne de eşini döven kişinin ruhundaki akrepleri çıkartacak psikolojik hizmetlere önem vermiyor Sağlık Bakanlığı.

Vatan hizmeti sırasında yaşamını yitiren kişilerin annesine, babasına, kardeşlerine, akrabalarına devletin psikolojik hizmet sunmaması utanç verici bir durumdur.

Bazen şehit cenazelerini izliyorum, daha 9 yaşını henüz doldurmamış şehit çocuğunun üzerine asker elbisesi giydirildiğine ve tören alayı içinde babasının cenazesine asker selamı verdirildiğine şahit oluyorum. Üzülüyorum, inciniyorum, Sağlık Bakanı’na gönül koyuyorum. Oraya gönderecek hiç mi psikolog yok ki acılı aileye rehberlik yapsın, muhtemel çocuk ruh sağlığını bozacak davranışlarda aileye yol göstericilik yapsın.

Eğer, bu hizmeti sunmazsanız, bu çocuk yarın doktor da olsa, vali de olsa, kaymakam da olsa ruhundaki akrebin kıskacından kurtulamaz.

Geçen hafta Afyon’da mühimmat deposu patladı. Aileler askerî birliğe akın etti. Şehit aileleri saçlarını başlarını yoluyordu; fakat orada bir tane psikolog yoktu ki bu trajediyi yaşayan kişilerin omuzlarına dokunsun.

Hani ülkede psikolog olmasa, böylesi bir bilim dalından haberiniz olmasa neyse… Ama ülkemiz üniversitelerinden her yıl binlerce psikolog mezun oluyor. Bakanlık psikologlarla çalışmak yerine, psikiyatrlarla çalışmayı tercih ettiği için “Oğlum askerde şehit oldu, içim daralıyor” diyen kişiye depresyon ilacı yazılıyor. Böyle bir uygulamayı vatandaşa psikolojik hizmet kabul etmek doğru bir sosyal devlet anlayışı değil.

Sayın Bakan, belki kendisi de bir hekim olduğu için, fen-edebiyat fakültelerinin psikoloji bölümlerinden mezun olan psikologları çok ciddiye almıyor olabilir. “Ruh sağlığı hekimlerin işidir” diye bir büyüklük tutkunluğuna da girmiş olabilir. Umarız öyle değildir. Ama dünyada “psikoloji” diye bir bilim dalı var. Ve bu bilim dalı insana hizmet ediyor.

Ve ülkemiz insanlarının da böylesi bir hizmete haddinden fazla ihtiyacı var diye düşünüyorum.

Yorum yazın

Yorumları Oku

Leave a Reply